İçişleri Bakanlığı tarafından Siirt Belediyesi'ne Vali Kemal Kızılkaya kayyum olarak görevlendirildi. Siirt Belediye Başkanı Sofya Alağaş'a "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan bir gün önce 6 yıl 3 ay hapis cezası verilmişti. İçişleri Bakanlığı çok hızlı hareket etti ve ertesi gün belediye başkanını görevden aldı, yerine valiyi kayyum olarak atadı.
Seçimle, mahkemeyle uğraşmak yerine direkt valileri belediye başkanı olarak atamak daha kolay gibi görünüyor. Ancak geçmişte de benzer olaylar yaşanmıştı. Örneğin, 1997 yılında Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Siirt'te bir konuşma yaptı. Ziya Gökalp'ın 1912 yılında yazdığı bir şiiri okuyarak başladı: "Minareler süngü, kubbeler miğfer, câmiler kışlamız, mü'minler asker."
Ancak bu konuşma nedeniyle Diyarbakır DGM'sinde "halkı kin ve düşmanlığa tahrik"ten dava açıldı. 21 Nisan 1998'de Erdoğan'a 10 ay ceza verildi. Ancak o dönemde yasal süreç devam etti ve dosyası Yargıtay'a gitti. 23 Eylül 1998'de cezası Yargıtay'da onaylandı ve Erdoğan siyasi yasaklı hale geldi.
Ancak o dönemde İçişleri Bakanlığı veya diğer yetkililer Erdoğan'ın yerine bir kayyum atamadı. Bunun yerine, Erdoğan'ın yerine Ali Müfit Gürtuna aday gösterildi ve İBB meclisindeki diğer partilerin de desteğiyle Gürtuna başkan seçildi.
Bu olaylar gösteriyor ki, geçmişte de benzer durumlar yaşanmış, ancak o zamanlar yasal süreç işledi ve yetkililer daha dikkatli hareket etmiş. Bugün ise durum farklı görünüyor. Doğan Tılıç'ın köşesinde yer alan bir yazıda, Ingrid Bergman'ın "utanç" konusundaki sözleri dikkat çekici: "Utanmak 'kibir' denilen en büyük günahın panzehridir. Yalanın, iftiranın, hırsızlığın, pişkinliğin, arsızlığın önündeki en büyük engeldir." Bu sözler, günümüzde yaşanan olaylara da ışık tutuyor.
yorumlar
Yorum yapmak için giriş yapmalısınız.